top of page

BOŞANMA VE NAFAKA

Kanunda dört çeşit nafaka türü öngörülmüştür, bunlar:

1. Tedbir nafakası,

2. Yoksulluk nafakası,

3. İştirak nafakası ve

4. Yardım nafakasıdır.


Boşanma davası esnasında talep edilebilenler ise: tedbir nafakası, yoksulluk nafakası ve iştirak nafakasıdır. Yardım nafakası bunlardan biri değildir.

Yazımız boşanma davalarında nafaka konusuna ilişkin olduğundan, boşanma davası esnasında talep edilebilen nafaka türleri, nafakanın ödenmeme durumunda ne yapılabileceği aşağıda detaylıca açıklanacaktır.

Konumuzla alakalı olmadığından, yardım nafakasına kısaca değinip geçmeyi uygun bulduk. Yardım nafakası, yardım edilmediği takdirde zor ve muhtaç duruma düşecek olan bir kişinin yaşamını idame ettirebilmek için yakın ailesinden yardım alması gerekliliğine dayanan nafaka türüdür. Türk Medeni Kanunu 364. maddesi herkesin, yoksulluk içerisindeki ailesine (altsoy, üstsoy ve kardeşler) nafaka verme yükümlülüğü olduğunu belirtmiştir. Yardım nafakası, boşanma davası içerisinde görülen bir husus değildir. Çocuklar (altsoy) için istenilen yardım nafakası söz konusu olduğunda ise yardım nafakası talebinin yeni bir dava olarak görülmesi tavsiye edilir.

Yardım nafakasına ilişkin örnek Yargıtay kararları: 

-Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma ve ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödev olup, okumakta olan kişi, kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebileceği…

-Okumakta olan kişinin kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebileceği; ancak bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesinin gerekeceği…

Bu konuda daha fazla bilgi almak için bize ulaşabilirsiniz.

Yazımızın konusu olan boşanma davası esnasında talep edilebilen nafaka türlerini incelemeye başlayalım.


Tedbir Nafakası Nedir? Özellikleri? Tedbir Nafakasına Hükmedilirken Neye Bakılır?

Boşanma davası açıldıktan sonra, maddi olarak güçsüzlüğe düşecek ve geçimini sağlamak için yardıma ihtiyaç duyacak kişi lehine hükmedilen nafakaya tedbir nafakası denir.

Tedbir nafakasına karar verilirken davayı kimin açtığına, boşanma davasına konu olaylarda kusuru olup olmadığına bakılmaz, kadın-erkek ayrımına gidilmez, yalnızca tarafların maddi durumları dikkate alınır. Bu da demek oluyor ki, daha ağır kusurlu olan tarafa da boşanma davası süresince tedbir nafakası verilebilir.


Türk Medeni Kanunu m.169 hükmü: “Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alır.”


Tedbir nafakası, boşanma davasının devamı süresince gerekli olan geçici önlemlerden biridir. Davanın açıldığı tarihten boşanma kararının kesinleşmesine kadar devam eder. Diğer bir deyişle, sadece boşanma davası devam ederken istenebilen bir nafaka türüdür. Dava boşanma ile sonuçlanmış ise tedbir nafakası isim değiştirerek devam eder. Örneğin, boşanma davasının açılması ile çocuğun geçici velayetinin kime bırakılacağı karar verilir. Dava devam ederken, geçici velayet kendisine bırakılmayan tarafın çocuklar için nafaka ödemesine karar verilir. İşte bu nafakaya da tedbir nafakası denir.Çocuklara ilişkin olarak hakimin tedbir nafakasına hükmedebilmesi için, hakkında nafakaya hükmedilecek çocuğun reşit olmaması gerekir. Ne zamanki boşanma kararı verilir kesinleşir, bu karar ile verilen nafaka iştirak nafakası adını alır. (Yazımızın devamında incelenmiştir.)


Tedbir nafakasına hakim kendiliğinden karar verebileceği gibi, davanın herhangi bir aşamasında taraflar da talep edebilecektir.


Diğer nafakalardan farklı olarak, tedbir nafakası kesinleşmeden icraya konulabilir. (Yoksulluk ve iştirak nafakası kesinleşmeden icra takibi başlatılamayacaktır.)



Yoksulluk Nafakası Nedir? Yoksulluk Nafakası Hangi Durumlarda İstenebilir?Ne Zaman? Şartları Nelerdir?

Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek eşin, -kusuru daha ağır olmamak şartıyla- geçimi için diğer eşten süresiz olarak isteyebileceği nafaka yoksulluk nafakasıdır. Evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğinde olduğu öğretisinden hareketle kanunda yoksulluk nafakasına yer verilmiştir.


Türk Medeni Kanunu m.175: "Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.” hükmündedir.


Bu nafakaya hükmedilebilmesi için;

1.Talep olmalı: Yoksulluk nafakasının hükmedilmesini taraflardan biri talep etmelidir.Mahkeme kendiliğinden yoksulluk nafakasına hükmedemez, istek halinde karar verebilir.

2.Talepte bulunan tarafın kusurunun daha ağır olmaması gerekir.

3.Talepte bulunan tarafın, boşanma yüzünden yoksulluğa düşme tehlikesinin bulunması gereklidir. Yoksulluk durumu; günün ekonomik koşulları ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları birlikte değerlendirilerek takdir edilir. Yargıtay yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların, yoksul kabul edilmesi gerektiği görüşündedir.

Yerleşmiş içtihatlar uyarınca, asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması yoksulluğu ortadan kaldırmaz. Boşanmadan sonra nafaka alacaklısının asgari ücretle çalışmaya başlamış olması da yoksulluğu ortadan kaldıran bir durum değildir.Dolayısıyla sayılan bu durumlar yoksulluk nafakasının bağlanmasını olanaksız kılmazlar.

Yargıtay başka kararlarında; davacı kadının öğretmen olduğu, devlet memuru olduğundan, boşanmayla yoksulluğa düşeceğinin kabul edilemeyeceği…, davacı çalıştığı, düzenli ve yeterli gelirinin bulunduğundan; davalının mali gücüne göre, davacı lehine yoksulluk nafakasına hükmedilemeyeceği sonucuna varmıştır.

Kararlardan da anlaşıldığı üzere, somut olayın özellikleri gözetilerek istemde bulunulmalıdır. Bunun için boşanma avukatının hukuki yardımı  kişiye avantaj sağlayacaktır.

4.Nafakayı ödeyecek tarafın  mali gücüyle orantılı olması. Nafaka yükümlüsünün mali gücü, kişi boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek ise, nafaka miktarını belirlenmesinde önem taşır.


Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına  bakılarak yoksulluk nafakası miktarı takdir edilir. Nafakanın ödenmesi, mahkeme kararının kesinleşmesi ile başlar.


Boşanma davasından sonraki süreçte ayrı bir dava ile talep edilecekse, yoksulluk nafakasının zamanaşımına uğramaması için, TMK Madde 178’e göre boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içerisinde talep edilmesi gerekmektedir.


Yoksulluk nafakasına süresiz olarak hükmedilir. Ancak nafaka alacaklısının evlenmesi veya ölmesi halinde kendiliğinden; yoksulluğun ortadan kalkması, nafaka alacaklısının evlenme olmadan fiilen evliymiş gibi bir başkasıyla yaşama ve haysiyetsiz hayat sürme gibi durumlarda mahkeme kararı ile kaldırılabilir.


Boşanma kararından sonra yoksulluğun ortadan kalkması halinde mahkemece nafaka kaldırılabileceği gibi, tarafların mali durumunun değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde nafakanın kaldırılması/ azaltılmasına veya arttırılmasına karar verilebilir. Bu durumda mal varlığında ve gelirinde bir azalma olup olmadığı detaylı şekilde araştırılarak, azalma var ise bunun kararlaştırılan nafaka miktarını ödemede ne ölçüde etkisi bulunduğu tartışılarak, başlangıçtaki denge gözetilerek sonucuna göre hüküm kurulur.

Belirtmeliyiz ki Yargıtay nafaka yükümlüsünün ekonomik durumunun değişmesinde kendi kusuru olması halinde açılan yoksulluk nafakasının gelirdeki azalma nedeniyle indirilmesi davasının reddi gerekeceği yönünde kararlar vermektedir. Başka bir karar da emekli olunması sebebiyle ekonomik durumda meydana gelen kötüleşmenin, nafakanın kaldırılmasına değil, artırılması veya azaltılmasına etki edecek bir olgu olduğu kabul edilmiştir.

Yukarıda da bahsettiğimiz üzere, nafakanın arttırılması istemli bir dava açılabilir. Yoksulluk nafakasının arttırılması istemli bu yeni davada; tarafların iddia ve savunmaları ile ekonomik ve sosyal durumlarına ilişkin bilgi ve belge toplanır, duruşma açılır,  tarafların açıklamaları dinlenildikten sonra sonucuna göre bir karar verilir.

Arttırılması istemli davalarda, Yargıtay; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakasının TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmasının ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan dengenin korunmasının gerekeceği yönünde kararlar vermektedir.


İştirak Nafakası Nedir? Hangi durumlarda hükmedilir?

Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler anne ve baba tarafından karşılanır. Evlilik birliğinin sona ermesiyle; çocuğun velayeti yeniden düzenlenir, anne-babanın müşterek çocukları üzerindeki bakım ve yetiştirilmesine özen gösterme yükümlülüğü ise devam etmektedir. İşte bu sebeple, boşanma davası neticesinde çocuğun velayeti kendisinde olmayan eş aleyhine çocuğun giderlerine katılmasını sağlamak üzere iştirak nafakası hükmedilir. Bu nafaka türü, bakım yükümlülüğünün sonucu olduğundan, eşlerin kusuru bakımından tespit ya da araştırma yapılmaz.


Boşanma davasıyla beraber ya da boşanmadan sonra ayrı bir dava ile talep edilebilir. İştirak nafakasına hükmedilebilmesi için müşterek çocuğun henüz ergin olmaması gerekmektedir. Boşanma davası ile birlikte talep edilmesi halinde, boşanma kesinleştiğinde iştirak nafakası da işlemeye başlamaktadır. İştirak nafakası boşanma davasından sonra ayrı bir dava ile talep edildiğinde ise iştirak nafakası, dava tarihinden itibaren işlemeye başlamaktadır. Dava devam ederken ise çocuk için tedbiren nafaka ödenmesine mahkemece hükmedilebilir. İştirak nafakası en erken, kesinleşen boşanma kararından sonra hükmedilen bir nafakadır.Her ay peşin olarak ödenir. Söz konusu nafaka irat biçiminde ve yalnızca para ile ödenmektedir.


Durum değişikliği olması halinde taraflar nafaka miktarının değiştirilmesini (arttırılmasını - azaltılmasını) ya da tamamen kaldırılmasını talep edebilmektedirler. Önemli olan husus bir talepte bulunulmasıdır. Hakimin nafaka miktarı ya da nafakanın verilmesi bakımından re’sen bir değişiklik yapması durumu söz konusu değildir.


TMK m.329’e göre: “Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir.” Ayırt etme gücüne sahip olmayan küçük için gereken hâllerde nafaka davası, atanacak kayyım veya vasi tarafından da açılabilir. Ayrıca, küçüğün ayırt etme gücünü haiz olması ihtimalinde iştirak nafakası hakkı, küçük tarafından da kullanılabilmektedir.  Kısacası iştirak nafakası, çocuk ya da velayet sahibi eşin, (varsa kayyım veya vasinin) talep edebildiği bir nafakadır.


İştirak nafakası sahibi, müşterek çocuktur. İştirak nafakası sahibi müşterek çocuk olduğundan, anlaşmalı boşanma protokolü ile iştirak nafakası talep edilmeyeceğinin kararlaştırılmış olması, sonrasında velayet sahibi eşin ya da çocuğun bu nafaka için talepte bulunamayacağı anlamına gelmemektedir. Çocuğun ihtiyaçları doğrultusunda daha sonra da iştirak nafakası talep edilebilecektir.


TMK m.328’e göre anne ve babanın çocuğuna bakma mükellefiyeti çocuğun reşit olmasıyla sona erer. Dolayısıyla, küçüğün reşit olduğu tarihte, hükmedilen iştirak nafakası kanun gereği kendiliğinden sona erer, öyle ki, iştirak nafakasının kaldırılması davasında; iştirak nafakası çocuğun reşit olduğu tarihte kendiliğinden sona erdiğinden mahkemece bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekir.

18 yaşını ikmâl eden müşterek çocuğa dair bu tarihten sonra artık iştirak nafakası talep edilemez. İştirak nafakası kural olarak çocuğun 18 yaşını doldurmasının dışında, evlenmesi ya da TMK m.12 göre mahkeme kararı ile ergin kılınması sureti ile son bulur.


Ancak, çocuk ergin olduğu halde eğitime devam ediyorsa, anne ve babasının durum ve koşullarına göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlü olduğu düzenlenmiştir.Bu halde, ergin çocuğun kendisi anne babasına karşı yeni bir dava açarak yardım nafakası talebinde bulunabilir.

Örnek kararlar:

-Okumakta olan kişinin kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebileceği; ancak bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesinin gerekeceği…

-Üniversite eğitimine devam eden reşit davacının, davalı babasından ve dava dışı annesinden öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteme hakkı bulunduğu…

-Ülke şartlan göz önüne alınarak üniversite eğitimi yapmak isteyen davacının bu isteği olağan karşılanarak üniversite sınavlarını kazanması için babasının ekonomik desteğine ihtiyacı olduğu gözetilerek iştirak nafakası olarak aldığı miktara yakın bir miktar yardım nafakasına karar verilmesi gerekeceği…


Nafaka davalarında yetkili ve görevli mahkeme?

Nafaka davası ve boşanmaya dair diğer işler bu konuda özel olarak ihtisaslaşmış aile mahkemelerinde görülür.  Yetkili mahkeme ise taraflardan birisinin bulunduğu yer mahkemesidir.

Yoksulluk, yardım, nafaka artırım davası ve nafakaya ilişkin diğer talepler doğrultusunda açılacak davalar için görevli ve  yetkili mahkeme taraflardan birisinin bulunduğu yer aile mahkemesidir.

Bazı yargı çevrelerinde aile mahkemesi nüfusun azlığı veya başka nedenlerden ötürü kurulmamış olabilir. Bu durumda söz konusu davalar asliye hukuk mahkemesinde açılacaktır.


Nafakadan feragat durumunda ileride nafaka talep edebilir miyim?

Tarafların boşanma sırasında nihai olarak anlaştıklarını bildirip ve nafaka isteğinden feragat edebilir.Feragat etmek üzerinde düşünülmesi gerekilen bir husustur. Zira, feragat beyanında açıkça yoksulluk nafakasından söz edilmemiş ise de kendisini bağlar, yani yoksulluğa düşse bile yoksulluk nafakası talebinde bulunamaz.Feragat edilmişse, anlaşmalı boşanmanın kesinleşmesi ile istenebilecek tek nafaka çocuklar için iştirak nafakasıdır.


Nafaka alacaklarında zamanaşımı?

Nafaka alacağına dair bir mahkeme kararı üzerinden 10 yıl geçse dahi, o mahkeme kararı geçerlidir. Ancak biriken nafaka alacakları üzerinden 10 yıl geçmekle biriken nafaka alacakları zamanaşımına uğrar. Yani icra takibine konu edilemez.



Nafakaların ödenmemesi durumunda ne yapılabilir?

Nafakanın ödenmemesi durumunda  cebri icra ile tahsili yoluna gidilebilir.                         

Dikkat! Boşanmanın eki niteliğinde olan yoksulluk ve iştirak nafakası hüküm kesinleşmeden takibe konulamaz, tedbir nafakası ise hüküm kesinleşmeden icra edilebilir.

Nafaka alacakları İcra İflas Kanunu'na göre düzenlenecek sıra cetvelinde 1. sıra alacaklar arasında sayılmıştır. Dolayısıyla nafaka borçlusunun menkul ya da gayrimenkul mallarının icra yolu ile satılması durumunda satış parasından nafaka alacağı öncelikle ödenir. Nafaka borçlusunun maaşında önceden haciz olsa bile aylık nafaka miktarı önceki hacizlerden bağımsız olarak maaştan kesilir.

Nafaka alacaklarının tahsili için emekli maaşına haciz konulabilir.

Nafaka borçlusu, aylık nafaka bedelini ödememesi durumunda nafaka alacaklısının şikayeti üzerine diğer şartların da mevcut olması durumunda İcra İflas Kanunu'nun 344. maddesine göre 3 aya kadar tazyik hapsine mahkum edilecektir.

Yazımız yürürlükte olan mevzuat esas alınarak hazırlanmıştır.Tereddütlü hususlarda nihai işlemler gerçekleştirilmeden evvel tarafımızdan görüş ve destek alınmasını tavsiye ederiz. İletişim kısmından bize ulaşabilirsiniz. Aksi takdirde burada yer verilen açıklamalar temel alınarak yapılacak işlemler ve bunların sonuçlarıyla ilgili olarak Hukuk Büromuz sorumlu tutulamaz.




Fotoğraf: https://unsplash.com/photos/lCPhGxs7pww

Boşanma ve Nafaka: Hoş Geldiniz
bottom of page